rss
twitter
    Ne mutlu Türküm diyene!

Hüseyinzade Ali Turan



"Bir millet için her şeyden önce arzu edilecek şey, kuvvettir. Bir milletin kuvvet kazanması, homojen unsurları arasında manevi bağın artmasına bağlıdır. Özellikle karşılıklı sevginin artmasına çalışılmalıdır. Mesele birbirimizi tanımak, sevmek, medenileşmek yolunda birbirimize yardım etmek meselesidir..." Hüseyinzade Ali Turan

Bakü'nün Salyan kasabasında dünyaya gelen (1864 yılında) Hüseyinzade Ali Turan, Türkçülüğe dil, edebiyat ve siyasî alanda hizmet vermiştir. Öğrenimine Tiflis Müslüman Okulu'nda başlamış, Tiflis Rum Okulu'nda ve Petersburg Tabiî İlimler Fakültesi'nde (1889) tamamlamıştır. Rusya'dan Türkiye'ye gelmiş, askerî tıbbiyeye kayıt olmuştur. Tiflis'te Mirza Feth Ali Ahundzade'nin sohbetlerine katılmış ve Türkiye'ye Türkçülüğe ilgi duymaya başlamıştır. İstanbul'daki tıbbiye medresesinde batı ilim, fikir ve edebiyatını tanıtmakta profesörlerinden fazla hizmet etmiştir. Türk Milliyetçiliğine asıl hizmeti Azerbaycan'a dönünce başlamıştır. Tıbbiyeden sonra Osmanlı-Yunan savaşına askeri tabip yüzbaşısı olarak katılmış, 1900'de Askeri Tıbbiye mektebine cilt ve frengi hastalıkları öğretmen yardımcısı görevine getirilmiştir. Bu görevi sırasında Azerbaycan'a dönmüştür. Rusya'da ilk günlük Türkçe gazete olan Hayat'ın kurucularından biridir. İki yıl Hayat Gazetesi'nin başyazarlığını ve müdürlüğünü yapmıştır. Hayat Gazetesi kapandıktan sonra "Füzuyat" adlı bir dergide yine müdürlük ve başyazarlık yapmıştır.

Hüseyinzade Ali Bey'in fikirlerini net olarak görebileceğimiz eserleri makaleleridir. Hayat Gazetesi'nde yayımlanan makalelerinde Türklerin ırk ve dilleri üzerindeki incelemelerini, Türklerin büyük bir birlik oluşturduklarını açıklamaktadır. Ayrıca "Bize çağdaş ilimler lazımdır." der ve "Türkleşmek, İslâmlaşmak, Avrupalılaşmak" gerektiğini savunur. Bu ilke bütün Türkler içinde benimsenmiş ve Meşrutiyetten sonra, Gökalp tarafından da Türkiye'de ele alınmıştır. "Füzuyat" dergisindeki bütün yazılarında Türkçü olduğunu ortaya koymuştur. Bütün Türkler içinde edebi dil olarak Osmanlı Türkçesinin kullanılması gerektiğini savunmuş, bunu eserleriyle uygulamaya çalışmıştır. Kafkaslar'da Türkler içinde düşmanlığa yol açan mezhep (Sünnî-Şiî) tartışmasıyla ortaya çıkan İraniliğe ve son zamanlarda çıkan Ruslaştırma politikasına karşı, Türk milliyetçiliğinin savunulmasına ve geliştirilmesine hizmet etmiştir. Merkez Osmanlı olmak üzere, Türk milliyetçiliğini, Türkçülüğü hatta Panturanizmi savunmuştur.

Sizlersiniz ey kavm-i Macar bizlere ihvân
Ecdâdımızın müştereken menşei Turan
Bir dindeyiz, hepimiz hakperestân
Mümkün mü ki ayırsın bizi İncil ile Kur’an

Hüseyinzade Ali Turan


Te egy ősi nemzet vagy számunkra magyar tesvériség.
A mi őseink kapcsolódtak Turánhoz
Nagyapáink ugyanazt a történelmet mesélték
Egy vallásunk volt, mi a szabadságban hittünk
A koránt eltávolíthat minket egymástó Bibliával

Hüseyinzade Ali Turan

0 yorum: